BÂTINÎLİKTE BEN ÇEVRİMİ Tez-Antitez-Sentez–Esat Korkmaz

BÂTINÎLİKTE BEN ÇEVRİMİ
Tez-Antitez-Sentez
Esat Korkmaz

Bâtınîlikte kişi kendini ve evreni, kendi “ben”inden yola çıkarak anlamaya çalışır: Bu “küçük âlem” olarak algılanan insanda yaşama geçen bir “çevrim”dir. İnsandaki “zıtlıkların-çatışmaların” aşılması biçiminde yaşanan bu “çevrim” sürecinin sonunda, bâtınî nitelikte insan doğar.

Bu insan, kendini teoloji alanının dışına taşır, kendini ve doğayı dinsel tutsaklığın dışında algılar, toplumsal olanın ayrımına varır, Tanrı’yı-Hakk’ı insan donuna döker ve toplumsal bilincin yabancılaşmasına izin vermez; bu yolla şeriatçı dinleri /inançları kaynakta kurutur.

Şimdi “ben” çevriminin bir açılımı verelim:

a) [Düşünen Ben]; ilk öğe kavramdır, “tez” durumunda önceden ortaya konur; felsefenin odağını oluşturan bu “ben” kavramı başka bir nesneyle değil, kendi kendisiyle özdeştir. “Ben”, düşünen bir töz olduğundan kendi kendisini düşünme konusu yapabilir. Kendini bilmek, insanın kendini düşünme konusu yaparak girdiği dönüşüm sürecinin bir ödülüdür. Bu ödül yalnızca insana özgüdür; çünkü doğada, insan dışında hiçbir canlı, kendisini düşünme konusu yapamaz.

b) [Düşünülen Nesne]; “ben” bir nesneyi düşünürken önce kendini ortaya koyar, sonra düşündüğü nesneyi karşısına alır; bu durum, düşünmeye başlayan “ben”in, kendini düşünme odağı yaparak eyleme geçmesidir; bu nedenle düşünülen “nesne” antitez olarak düşünceye taşınır. Düşüncede görme, böylesi bir sürecin sonucudur. Bu bağlamda, düşünülen nesne, düşüncenin nesnelleşmesinden başka bir şey değildir. Daha doğrusu insan “ben”i eyleme geçerek önce kendini; ardından çevresini ve evreni nesnelleştirir.

c) [Düşünen Ben ile Düşünülen Nesne]; son aşamada, düşünen özne (ben) ile düşünülen nesne birlikte ele alınır; bu süreç sonunda ulaşılan bütünlük “sentez” olarak bilince taşınır. Sentez, hükmünü yürütür: İster felsefe ister öğreti isterse inanç söz konusu olsun durum değişmez; nesnelleştirdiğin nesnellikle iletişime geçmeden ne felsefe ne öğreti ne de inanç üretilebilirsin; işte bu durum, Aleviliğin, kendini bilimsel olarak ifade etme şansıdır; bize de bu şansı yaşama taşımak düşer.


Bir cevap yazın