Nefesler

Yücelerden yüce gördüm erbabsın sen koca Tanrı
Alim okur kelam ile sen okursun hece Tanrı

Erliği ile anılır filan oğlu filan deyü
Anan yoktur atan yoktur sen benzersin piçe Tanrı

Kıldan köprü yaratmışsın gelsin kulum geçsün deyü
Hele biz şöyle duralım yiğit isen geç e Tanrı

Garib kulun yaratmışsın derde mihnete katmışsın
Anı aleme atmışsın sen çıkmışsın uca Tanrı

Kaygusuz Abdal yaradan gel içegör şu cür’adan
Kaldır perdeyi aradan gezelim bilece Tanrı
KAYGUSUZ ABDAL

*******

ANASIR GÖMLEĞİN GİYMEZDEN EVVEL
Anasır gömleğin giymezden evvel
Azade başıma hünkar idim ben
Yemekten içmekten münüzzeh idim
Manzar-ı Mevla’da envar idim ben

Halk’olmazdan evvel milk-i melekut
Kimseler kılmazdı Mevla’ya sücud
Arş ü Kürs levh kalem olmadan mevcut
İnd-i manevide hem var (hem-var) idim ben

Ezel bi derd idim bir Dertli oldum
Makam makam gezdim cihana geldim
Kendimi ahsen-i takvimde buldum
Hakk ile vakıf-ı esrar idim ben
AŞIK DERTLİ

*******

İrfan Mektebi

Bir acayip yere vardım
Baktım o yer meyhaneymiş
Kimler vardır diye sordum
Mensupları rindaneymiş

Güzel sözler duyup kandım
Özden alev alıp yandım
Ben onları sarhoş sandım
Meğer hepsi mestaneymiş

Kamillerin nefesinde
Anlam vardı saz sesinde
Bu arifler meclisinde
Meğer içki bahaneymiş

Orda vardı güler yüzler
Bilimseldi bütün sözler
Görüp anladım ki o yer
Bir mekteb-i irfaneymiş

Derviş Kemal denemeyi
Uygun görüp içtim meyi
Böyle güzel fakülteyi
Kınayanlar divaneymiş

Derviş Kemal

*******
DERLER BİZE

Hazzı gönüllere giren
Dostluk gülü derler bize
Dosttan dosta haber veren
Seher yeli derler bize

Yalan görsek savuşuruz
Gerçeklere kavuşuruz
Doğruları konuşuruz
Hakk’ın dili derler bize

Kah asıldık kah yüzüldük
Can verirken dahi güldük
Bir zamanlar deniz böldük
Ondan deli derler bize

Erdem yollarını bulduk
Halk yanlısı insan olduk
Nice gönüllere dolduk
Çağdaş veli derler bize

Derviş Kemal arza geldik
Önce kendimizi bildik
Kırklar meydanında öldük
Canlı ölü derler bize
Derviş Kemal

*********
HAKİKAT ŞEHRİNİN YOLU

Hakikat şehrinin yoluna giren
Giren değil şehre varanlar haklı
Rıza pazarında ikrar verenler
İkrar veren değil duranlar haklı

O gizli esrara erdim diyenler
Postumu meydana serdim diyenler
Canımı canana verdim diyenler
Diyen değil canı verenler haklı

Bırakın dünyanın kuru kavgasın
Terkedin hevai nefsin hevesin
Gönül cennetinden şeytan iğvasın
Sürdüm diyen değil sürenler haklı

Meluli’m riyalı yolculuk hiçtir
Yalan dava çalmak o da bir suçtur
Demirden leblebi kırması güçtür
Kırdım diyen değil kıranlar mutlu
MELULİ BABA
**************

Dervişlik özüne hâkim olmaktır,
Esir-i nefs olan derviş değildir.
Aşkı rehber edip hakkı bulmaktır
Keşkül, teber, âsa, tığ, şiş değildir.

İbadet namına kalkıp oturma,
Bağırma, tepinme, göğsüne vurma,
“Ya Hû!”, “Ya Hakk!” diye köpürüp durma
Zikr-i Hak hazm için geviş değildir.

Sırr-ı hakikat’ı gönülden öğren,
Gönüldür aşk ile didârı gören,
Arif-i âgâha o zevki veren,
Beng ü bâde, afyon, haşiş değildir.

Dünyada cennete girenler varsa,
Vech-i Hakk’ı ayan görenler varsa,
“Enel Hakk” sırrına erenler varsa,
Sarhoşluk yüzünden ermiş değildir.

Boz yılanı tuttu, çivi yuttu erler,
Pirimiz duvarı yürüttü derler,
Keramet olsa da böyle hünerler,
İnsanlığa yarar bir iş değildir.

Keramet umma hiç necef taşından,
Ayrılma insandan, öz kardaşından,
Hakk’ı göremezsin bağlar başından,
Gerçek er sultandır, keşiş değildir.

Mamürede doğar, manevî insan,
Terbiyeyle büyür, kudret-i iman,
Senin aradığın nimet-i irfan,
Yaban yerde biter yemiş değildir.

Ham ervah her yerde var yığın yığın,
Nedir onlar ile verip aldığın?
Uzlete mail ol, gönlüne sığın,
Cihan gönül kadar geniş değildir!

Rıza‘dan himmet al, berzahta kalma,
Serden geçmedinse ummana dalma,
Dervişlik sözünü ağzına alma,
Demir leblebidir, kişniş değildir.

Rıza Tevfik Bölükbaşı

****************

DİVANE
Hem zahirem hem batinem hem bir canım hem de tenim
Hem Gani’yem hem faniyem hem dört kitap hem de dinim
Ben benimle ben değilem, on sekiz bin alemleyim
Vahdeti mevcutta sırrım, sır içimde hepsi benim

Noktayı amaya girip, can içinde can bulmuşam
Kandilden bir ışık inmiş, adem i mahluk olmuşam
Hakk cemalim göze geldi, faş eylendim Miraç’ta
Arşı kürsü dar gelirken, bir katreye dolmuşam

Ol katrede zuhur oldum, deryanın en deriniyem
Ketm i ademden çok öte, bir bebenin torunuyam
Bir göz açıp kapamaya aleme ifşa olmuşam
Harabat mülkünde mihman, bir divane Deruni’yem…
DERUNİ (Hıdır ÇAM)