Monthly Archives: Aralık 2020

CENAZEDE BAĞLAMA (Saz) ÇALMAK–Abbas TAN

Geçtiğimiz günlerde Engin Nurşani isimli genç bir müzik insanını kaybettik.
Ailesine Hakka Yürüme Erkanında Bağlama (saz) eşliğinde Nefesler okunmasını söylemiş.
Aile, Ülkenin tanınmış Alevi sanatçılarından bir kısmını çağırmış yada adı geçen sanatçılar erkanda Bağlamaları ile hazır bulunmuşlar ve gerek sanatçılar gerekse katılımcılar Hakka Yürüme Erkan’ı beklerken CENAZE NAMAZI uygulanmış.

Alevilikle ilgisi alakası olmayan bir uygulamayı cübbeli bir şahıs verilen emir gereği! yerine getirdi.
Sanatçıların bir kısmı devreye girerek Bağlama eşliğinde nefesler okuyarak durumu kurtarmaya çalıştılar.

Bu uygulama farklı şekillerde tartışıldı ve tartışmalar devam etmektedir.
Birincisi;
Cenazede saz çalınır çalınmaz tartışması.
İkincisi;
Alevi Hakka Yürüme Erkanlarında Kuran okunup olunmayacağı. (Alevi cenazelerinde kuran okunmaz,Erkannameler,Gülbanglar okunur).
Üçüncüsü;
Hakka Yürüme/uğurlama Erkanlarında bağlama çalıp nefesler okuyan sanatçılara yapılan hakaretler.
Dördüncüsü;
Yapılan hakaretler karşısında sessiz kalan diğer sanatçılar,Alevi kurum yöneticileri,Alevi Dede/analar ve aydınlar sonra da Aleviler ve Alevi dostları. Alevi inanç öğretisini ve Erkanları bilmeyen,Alevilikte bağlamanın,sanatın yerini bilemeyen insanların tepkisi.

İnsanlar Aleviliği yeterince bilmediklerinden eleştiri getirmeleri yada son yüz yıl içerisinde Asimilasyona uğramış Alevilerin farklı yorumları olabilir.

Ancak hiç kimsenin kimseye hakaret etme hakkı da yoktur,haddine de değildir.
Bir zavallının sanatçılara cenazede bağlama çaldıkları için hakaret ve tehdit etmesi tüm Alevilere ve yola hakaret sayılması olarak değerlendirilmelidir.

Çok iyi bilinmelidir ki Alevilik,

* İlimi, bilimi, sanatı, kültürü, edebiyatı içerisinde barındıran bir doğa inancıdır.

* Kurallarını kendiler belirler,kendileri uygularlar.

* Bir başkasının önerisine ihtiyacı da yoktur.

* Bağlama konusunu herkes zaman içerisinde anlayacak ve öğreneceklerdir.

* Bir Alevi bireyin yaşamının her alanında (doğumdan Hakka yürüyene hatta sırlama bitinceyene kadar) Bağlama vardır.

Hakaret edilen sanatçılar yakınlarının cenazelerinde bağlama çaldıkları için hakaret işittiler.
Ben de o sanatçıları kutluyorum.

Yüreklerine gönüllerine sağlık.Diğer Alevi sanatçılara da çağrıda bulunuyorum.
Gittiğiniz her Alevi cenazesinde bağlamanız yanınızda olsun.
Bağlamanın, sanatın Alevilikteki yerini bilmeyen Alevilere de çağrım var.
Lütfen Aleviliği (birilerinin dayattığı Aleviliği değil) öğrenelim,öğretelim.
Aşk ile.
Abbas Tan

ALEVİ KAMUOYUNA YİNE BAŞARAMADIK–İbrahim Ergin

Engin Nurşani canımız hakka yürüdü devri daim olsun. Ancak aleviliğin hakka yürüme Erkanı denen bir ritüeli var. Her şey erkannamede yazılıdır.
Bunu uygulayacak yetkin kişi dededir. Söyemleri açıklamaları gülbank ve okunacak devriyeler bellidir. Erkanda aleviliğe ters duruş davranış serdileyenleri uyarmak görevidir. Burada duygusal davranmayacak tek dinamik kendisidir.
Görüyoruz ki Engin Nurşani canımızın erkanında imam kılıklı biri söylemleri ile Aleviliğin erkanına meydan okuyarak , gelen canların saf tutmaları, el açarak islamist davranışlarla erkanı bitirmeleri alevi öğretisine erkanına uymamıştır.
Göz önünde olan toplumda karşılığı olan bir canın erkanında tam uygulanması gereken hakka yürüme erkanı yine bir canımızı alevice yaşayıp Sünnice sırlanmasına vesile olduk.Ve yine başaramadık.
Değerli canlar artık korkmayın çekinmeyin kendi canlarımızı sırlarken acılarımızı ayrı yaşayalım ama erkanımızda lütfen duygusal davranmayalım. Bu önemli erkanı yapacak donanımlı dedelerimize emanet edelim.
Aşk ile

 

ALEVİLİKTE “SIR” VE… — Hıdır ÇAM

Alevilerin cemlerde, demlerde en çok kullandıkları ve zahir aleme taşımadıkları bin yıllık “SIR” neydi acaba?

Alevilerin kutsadığı Ali, Muhammet, gerçekten kırklar cemine girip semah dönüp, dem alan Ali, Muhammet miydi?

Neden Anadolu Alevileri dışında hiçbir İslam aleminde bu ve buna benzer bilgilere rastlamıyoruz?
Bin yıldır bu bilgilerle donatılan Anadolu Alevileri gerçekten Müslüman mıydı?

Yani Hacı Bektaşi Veli ile Ebu Suud; Ya da Yavuz ile Pir Sultan aynı dinden miydi?

Ya da Aleviler de Müslüman’sa beş koşulun beşine de neden hiç uymadılar?

Ya da bunca Alevi katliamları niye yaşandı?

Ya da bizlere okullarda Yunan, Mısır tanrıları, Eski Asurlar’da din öğretilirken İslamiyet’ten önce, yani yaklaşık on dedemizden önce bizim dinimiz, inancımız yok muydu?

Varsa neydi?
Niye öğretilmedi?
Niye eski inancımızı değiştirdik?
Gönüllü mü değiştirdik?
Devlet erkinin bu yönde bir baskısı oldu mu?
Oldu ise eski inancında direnenler kimler? Kabul edenler kimler?

Ya da ilgi alanıma giren bir konu olan, Müslümanlık ‘ta “Yatır-ziyaret” kavramları kesinlikle yasak ve Allah’a şirkken, Alevi olsun, Sünni olsun Anadolu’nun her köyünde her dağında bunca dede-baba yatırları hangi inançtan kalma?

Buna benzer onlarca soru ve cevabı sıralasak onlarca kitaba sığmayabilir. Ama şimdilik sorumun özü, bin yıldır Alevilikte gizlenen “SIR” neydi?

Günümüzde sır faş olmadan, kılıf içinde kendini mi yok ediyor yoksa?
Bugüne kadar yola ait tüm bu bilgiler, sır içinde dedelerle ve ozanların nefesleriyle ulaştı bize?

Yukarıda sözünü ettiğim tüm bu çelişkileri aşağıda bir nefesle anlatmaya çalıştım
Biliyorum sekiz, on dörtlükle anlatmak mümkün değil.

Ama en azında kendi içimizdeki bu anlamsız, gereksiz ve de gönüller kıran tartışmalara bir nebze olsun ışık tutar, YOL gösterir umuduyla;
Aşk ile güzel canlar…

BİZ KİMİZ ?

Kendini dört yanda arama talip
Zebur, Tevrat, İncil, Kuran’da biziz
Miraçtan dönerken kırklar ceminde
Ol Nebiye demler sunan da biziz
Yokken dilimizde Ali, Muhammet
Hakk ile üçleyip ettik muhabbet
Bizde ki her isim sıra delalet
Sırı sır eyleyip, soran da biziz
Ali, Muhammet’i ettik müsahip
Canı cümlemizi eyledik talip
Böylesi yol için oldu müsait
Bu aklı irfanı bulan da biziz
Hakk’ın gölgesidir bizim Ali’miz
İsmiyle uğraşır akli delimiz
“Ne ararsan sende” derken Veli’miz
Dört kapı dolanıp yoran da biziz
Kim mihman olduysa, benzettik bize
Kutsayıp yamadık, kadim bir öze
Zahirde bambaşka göründük göze
Batında din, kitap, iman da biziz
Zahir aleminde söz bir başkadır
İkrar özümüzde, köz bir başkadır
Cemlerde sırlandık, yüz bir başkadır
Evveli, ahiri zaman da biziz
On dört bin senedir semah döneriz
Kandiller içinde yanıp söneriz
Yedi kat Miraç’a çıkar, ineriz
Ol Hakk’ın nefesi beyan da biziz
Okuduk insanda İlmi Ledün’ü
Gördük Hakikatı, örttük dördünü
Bir katre içinde bulduk bütünü
Kandilde nur olup duran da biziz
Deruni, faş etme sözün böylesi
Sır ile mest iken canın cümlesi
Enel Hakk demişiz, yoktur ötesi
Vahdeti mevcutta Rahman da biziz…