Ruhi Su Usta–Esat Korkmaz

RUHİ SU USTA
Esat Korkmaz

1960’ların ortalarından başlayarak, sol hareketteki devingenliğe koşut biçiminde müzikte de bir arayış başladı. Dünya ölçeğinde bir endüstrileşmeye evrilen pop ve rockun etkisiyle Türkiye’de önceleri aranjman adı altında ucuz bir pop çizgi egemenliğini kurdu. Bu egemenlik, kırlardan kentlere taşınan kitlelerin getirdiği halk kültürüyle 1968’den başlayarak kırılmaya başladı. Halk müziğine karşı “büyülü” bir ilgi doğdu; kolej kökenli sanatçılar, Âşık Veysel’in türkülerini gitar eşliğinde söylemeye başladı.
Âşık geleneği ile 1960’ların ikinci yarısında ön plana çıkmış olan bu folk müzik arasında bir koşutluk oluştu; halkın içinden kopup gelen yeni Türkü ozanları kuşağıyla türkü türünü seçen gençler arasında 1968’le birlikte yoğunlaşan bir rastlaşma oldu.

’68 Ruhu’nun havasında olduğu günlerdi; yaşam güzel, ortalık tatlıydı; erkekler yakışıklı, kızlar harikaydı. Devrim yapacak görüşümüz, gücümüz vardı; ah bir de Vietnamımız olsaydı, diye hayıflandığımız bir atmosferi yaşıyorduk; bu atmosfer üzerinde boy veren bu yeni müzikte folk, köktenci bir ağız edinemezken âşık geleneği, sözlerindeki şiddetle çevresine ateş saçıyordu. Yeniden kurulmaya çalışılan âşık geleneği, son derece değişik kaynaklardan besleniyordu. Bir ucunda konservatuar eğitimi görmüş Ruhi Su, diğer ucunda köktenci ağzıyla kitleleri coşturan ve doğrudan doğruya soldaki politik hareketlenmenin bir ürünü durumunda bulunan ve

Ne günlere duruyorsun arkadaş
Yürü kalk, olanca hızınla yürü
Bıçak geldi taa kemiğe dayandı
Karınla oğlunla kızınla yürü

Sözüm sana işçi kardeş bak dinle
Gün bugündür yürü zaman seninle
Ayağından kesilirsen elinle
Olmazsa dişinle dizinle yürü,

diye haykıran Âşık İhsani vardı; ortada ise kesintiye uğramamış âşık geleneğinin doğrudan ürünü, sosyalist hareketin gözbebeği;

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yarim kara topraktır,

diyen Âşık Veysel yer alıyordu.

Ata biner gibi sazına atlayan ve basbariton sesiyle bizlere,

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim,

diye Davet çıkaran Ruhi Su’yu, Ölümünün 34. yıldönümünde, yaşantılanmış anılarıyla aramıza çağırıyoruz: -Hoş geldin Usta; sen de bizi unutma.

Bir cevap yazın