ALEVİ KAMUOYUNA AÇIK MEKTUP–Pişmeden Pişirilmez

ALEVİ KAMUOYUNA AÇIK MEKTUP

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu AABK ‘ya
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu AABF ‘ye
AABK İnanç Kuruluna
AABF İnanç Kuruluna

Pişmeden Pişirilmez’in (PP) Varolma Nedeni.

Pişmeden Pişirilmez PP, 2006-2008 tarihleri arasında AABF tarafından gerçekleştirilen birinci dönem ve daha sonra ki dönemlerde Dede-Ana Eğitimine katılan canların kendi aralarında oluşturdukları düşünce birliğidir. Yol Erkân Eğitimi almak için; düşünce atölyesi çalışması yapmak amacıyla bir araya gelerek, Yol taliplerinin oluşturduğu gönül birliğidir.
Pişmeden Pişirilmez PP’de ki gönüllü pirlerimizin, canlarımızın büyük bir çoğunluğu Konfederasyonumuz AABK ve bileşenlerinin, Alevi Kültür Merkezlerimizin üyesidirler.

Defalarca AABF İnanç Kurulu tarafından Kamuoyuna açıklanan “Sonuç Bildirgeleri” adı altında Pişmeden Pişirilmez PP ismimizin olumsuz anılmasına, karalanmasına rağmen şimdiye kadar bizim tarafımızdan sessiz kalınarak hiç bir karşılık verilmemiştir.
Alevilerin Sesi dergimizin Nr. 236 04/2019 sayısının 34 ve 35. Sayfasında “….. kendilerine Pişmeden Pişirilmez ismi altında birliğe nifak ekenler var” diye devam eden bir yazı yayınlandı. AABF İnanç kurulu tarafından kaleme alınan bu yazı haddini aşan bir yazıdır.
Bizim amacımız kurumlarımızla kavga edip birbirimizi tüketmek değil, Yol’da pişmeye, üretmeye ve birleştirmeye çaba göstermektir.

Avusturya’da Aleviliğin mahkemelik olmasıyla ilgili olarak, Avusturya Federasyonu ve Konfederasyonumuzla birlikte dayanışma içinde olduk. Aleviliğin kendine özgü Yolu, Erkânları değerleri olan, bağımsız bir inanç olduğunu vurguladık. Bu nedenle, AABK’muzun bu birleştirici, dayanışmacı tavrımızı olumlu olarak dile getirmesi doğrusu yüreğimize su serpmişti.

AABF’nin 30. yıl kutlamasına yönelik yaptığı çağrıda; AABK Genel Başkanımız Sayın Hüseyin Mat “Yol bir sürek binbir” düsturuyla, Alevi Kültür Merkezlerimizde şimdiye kadar yaşanmış olan dargınlıkların, küskünlüklerin, ayrılıkların bitmesine ilişkin, birliğimize, bütünlüğümüze yönelik çok anlamlı bir çağrıda bulunulmuştu. Ayrıca, Konfederasyon başkanımızın kurumlarımızda üye olmaya, birleştirmeye bütünleştirmeye çalışması da çok anlamlı ve olumluydu.

Buna karşılık, Konfederasyonumuzun bileşeni AABF İnanç Kurulu yöneticilerinin Alevi toplumumuzu ayrıştırıcı, ötekileştirici çelişkisini anlamak mümkün değildir. Barış dili yerine, Alevi Öğretisine uymayan düşmanca savaş dilini kullanmasını anlamak hiç mümkün değildir.

Bilinmelidir ki, AABK ve AABF gibi kurumlarımız Alevi toplumumuzun gözünde ne kadar değerli ise; Pişmeden Pişirilmez de Atölye çalışması yapan canlarımızın gözünde de aynı değerdedir.

AABF İnanç Kurulu Niçin Sık Sık Açıklama Yapıyor?

AABF İnanç Kurulu niçin sık sık açıklama yapma gereği duyuyor, sorun nedir? Bir birlik sorunu mu var? Bunun yanıtlanması için bazı noktalarda açık olmak gereklidir.
AABF İnanç Kurulu’muz 13 Nisan 2019 tarihinde bir araya gelerek bir “Sonuç Bildirgesi” yayınladı. Bu sonuç bildirgesine benzer açıklamaları çok sık yapmaya başladı. Bunu niçin yapıyor? Amacı nedir, ne yapmak istiyor? Toplumun ihtiyacını karşılayacak açıklamalar mı bunlar? Hayır.

AABF İnanç Kurulumuz bir Fetva Kurumu gibi çalışmaya başladı.
Yapması gereken şey bir bildirge hazırlamaya gerek dahi kalmadan sağlıklı çalışarak, canlarımızı ötekileştirmeden, ayrıştırmadan Alevi felsefesine yaraşır birlik için de Yol’a hizmet etmektir.

AABF gibi, Avrupa’nın en büyük Alevi kurumunun bileşenlerinin (İnanç Kurulu) birlik adını öne çıkarıp da birliği engelleyici böylesi bir çelişkiye taşınmasının bilinçli bir nedeni yok ise, toplumda gerginliğin sürdürülmesinden nemalanan bir kesimin olduğu ortaya çıkıyor.
Alevi örgütleri “Yol bir sürek bin bir” anlayışla örgütlendiler ve son zamanlarda ise buna yeni bir yapılanma eşlik etmeye başladı. O da İnanç Kurulları. Yani dedelerin-anaların oluşturduğu kurullar. Bu kurulların çoğu Alevi örgütlerinin bugüne kadar oluşturduğu kazanımdan beslenerek, o örgütlerin iradesi üzerinden kuruldu ya da kuruluyor. Dedelik dediğimiz kurum kadimden gelen tarihsel yapıdır ve kısmi olarak icazet ya da el alma geleneği ile sürüyor.

AABF İnanç Kurulu Bir Tehdit Kurulumudur?

Sorun, Dede-Ana kurumunun yapısından kopması, el alma geleneğinin kırılması, ocaklı olmaktan talip, Rehber, Dede, Ana, Pir ve Mürşit olmanın gereğinin yerine getirilmemesinden kaynaklanıyor. Bunu başarmayı amaç edinmesi gereken dedeler, bunun yerine birlik diye önüne gelene aba altından sopa göstererek, muhalif ya da farklı düşünenin başını ezeriz diye korku salmaya, tehdit etmeye çalışıyorlar. Böylesi bir yaklaşım Alevi örgütlülüğüne, Yoluna, Erkânına uygunmudur? Elbette hayır.
Bunu tüm Rehber, Dede-Ana, Pir ve Mürşitler için söylemek mümkün olmamakla birlikte, bu haksızlıkları görüp de susmak ikrarımıza sığmaz. Bu yolun kurucu kimlikleri bellidir. Yol nasıl ve kimlerle alınır açıktır? Rehberimiz, Pirimiz, Mürşidimiz kim diye sorulduğunda yanıtı bellidir. Alevilik Mürşitlik temelli bir toplumdur. Pir-talip ilişkisi dışında bir ilişkiyi kabul etmez.

Bilinçli olmak ikrarlı olmaktır, neye nerede ve kime ne söyleyeceğini bilmektir. Alevilikte demlenmemiş ham söz söylemek Dedenin-Ananın işi olamaz. Dede-Ana neyi nerede söyleyeceğine önem vermek durumundadır. Hele ki kurumsal bir görev alınca bu daha da büyük bir sorumluluktur. Rızasız lokma yenilemeyeceği gibi rızasız söz de söylenmemelidir.

Dede-Ana toplumsal bir taşıyıcıdır. Sorumluluğumuzun temeli Alevi bilincini insanlığa taşıyabilmek, canlı cansız tüm âlemi bir nazarda görerek adalet dağıtabilmektir. Yani işimiz gül verip, gül alararak yaren, can çoğaltmaktır, canları ayrıştırıp azaltmak değil. Ancak inançsal her tür ilişkiyi toplumun nabzına göre şerbet vermeye, güçlü olduklarını hissettikleri yerde ise bas bas bağırarak toplumdaki iradeyi, Alevi olma bilincini kırmaya çalışmak Alevi düşünme ve yol alma biçimi değildir. Kurumlarımızın yöneticileri barış dilini kullanmalı, sevgi, saygı, hoşgörü, adalet ve rızalık yönünden örnek tutumlar içinde olmak durumundadır.

AABF İnanç Kurulu Bildirgesi Rızasız Bir Açıklamadır.

AABF İnanç Kurulumuzun son yayınladığı adı “Sonuç Bildirgesi” olan açıklamanın içeriği asla kurumsal kimliğimizi, ikrarlı duruşumuzu, Aleviliğin mücadele biçimini temsil etmemektedir. Bu açıklamadaki kafa karışıklığı Alevi düşüncesinin toplumsal mücadele amacıyla ve beklentisi ile hiçbir şekilde ilişkili değildir.
Bilerek ve göstere göstere Şiacı yaklaşım, söylem ve İslam mimarlığı yapmak Avrupa’da olduğu kadar kadim topraklarımızda bitmeyen mücadelemizi yok saymaktır. Beslendiğimiz felsefe ile gösterilen irade düzeyi ilişkisizdir. Yolumuzun beklentisi ise hiç değildir.

Birçok karar da, her zaman bu açıklamada yer aldığı gibi “toplantıya katılan canlarımızın ortak kararı ile” aldık iddiası hiçbir şekilde doğru değil. Çünkü tüm Dedelerin-Anaların kafası bu kadar karışık değildir. Açıklama birkaç kişinin kişisel görüşüdür. Toplantıya katılan Dedelerimizin-Analarımızın tanıklığı ve bilgileri dahilinde oldu-bittiye getirilmiş bir açıklama olduğu gerçektir.

AABF İnanç Kurulunun yazısının içeriğine de, sunuş biçimine de katılmadığımızı açıkça vurguluyoruz. Bu “bildirge” bu anlamda rızalıkla gerçekleşmemiş ve Kurullarımızın düşüncesini yansıtmayan bir açıklamadır. Bunu söylerken amacımız Konfederasyonumuzu, AABF İnanç Kurulu’nu, bileşenlerimizi ve musahip kurumlarımızı yok saymak değildir. Bu açıklama ve kullanılan dil AABF içinde de taraftar bulan düşünceler değildir. AABF İnanç Kurulunun açıklamasında kullanılan aşağıdaki dil ve üslup asla kabul edilemez. Bu dil Talip-Mürşit topluluğunun dili olabilir mi? Bu dil, bu anlayış toplumumuzun önünü açma amacı taşıyan bir bildirgenin dili olabilir mi?
Aşağıda tırnak içindeki de AABF İnanç Kurulu’nun açıklamasından bir bölümdür. Kendi gibi düşünmeyenleri aşağılamak, karalamak ve hatta düşman göstermek, ötekileştirmek, ayrıştırmak kurullarımızın amacı olamaz. Kendi içindeki farklılıkları hoş göremeyenler, tahammül edemeyenler 73 millete aynı nazarla bakabilirler mi? Bu anlayış Dedelerin-Anaların üslubu olamaz. Bu yazı dili ve yaklaşım tarzı çocuklarımız, ikrârlı duruşumuz açısından edep-erkân sorunu yaratan bir üsluptur.

Kurumlarımız, Kurullarımız Toplumumuza Hizmet Etmeyen Sözden Sakınmalıdır.

“Yakın dönemlerde çeşitli isimler altında kurdurulan çakma Alevi dernekleri, Çeşitli kılıklar altında Alevilerin içinde barınan ancak sinsice Alevi değerlerine, kutsallarına kin kusan misyonerler, Alevi kökenli veya Alevi olmadıkları halde Alevilik, Alevi inanç ve ritüelleri hakkında Alevi öz değerlerlerini itibarsızlaştıran, şu veya bu inançlara yamayarak ciltler dolusu yazarak kafa bulandıran, Aleviliğe, değerlerine ve kutsallarına özde düşman sözde Alevi seviciler, Devletin, Diyanetin, Şii kurum ve kuruluşların kasasından beslenenler ve Alevi kökenli işbirlikçiler en büyük tehdittir.”

“…Bunlar Alevilerin birliğini, beraberliğini darmadağın etmeye yeminli olanlardır. Bunlar pirincin içindeki beyaz taşlardır. Bu birliği dağıtmanın en iyi yolu Alevilerin birliğinin çimentosu olan Alevi inanç değerlerini, kültürünü dejenere edip Pir-Talip ve ikrar bağını ortadan kaldırıp ocak sistemini yıkmaktır. Ocak’lara ve ocakzadelere karşı bu cenahın açtığı savaş bu yüzdendir. Ama şu unutulmamalıdır ki Ocaklar ve Seyidlik Kurumu ortadan kaldırıldı mı Alevilikte bitmiş olacaktır.”

Modern Alevi örgütleri içine taşınmış olan Dedelik Kurumu kendi kurumsal yapısı olan Talip, Rehber, Pir, Mürşitlik ilişkisini yadsımış, onu yok etmiş ve böyle örgütlenmeyi seçmiş. Ancak bunun işlevsizleşmesini onu eleştirene ya da kendine düşman saydığına, ilan ettiğine bağlanmaya çalışılmaktadır. Sormak durumundayız, cemal cemale geldiğimiz Meydan’da çerağ uyandırdıktan sonra böylesi bir düşünce ve söylem içerisinde olunabilir, hizmet yürütülebilir mi. Yol, bu söylenen ham cümleleri kabul eder mi?

İftira, yalan, dolan, hırs, kin, kibir, bilim karşıtlığı, küçümseme kurumlarımıza yakışır mı? Cem tutup, ikrar bağlayıp, Hakka Yürüme Erkan’ı yürüten dilimiz bu mudur? Bu mümkün değil. Bizler rızalık üzere konuşup, el ele el Hakk’a diyerek Yol yolak açıyoruz. Dedeler-Analar olarak bizim işimiz ve amacımız toplumun birliğini, rızalığını sağlamaktır. Biz farklı düşüneni de, farklı yollar izleyeni de düşmanlaştıramayız. Alevilik bir değerler bütünüdür. Niçin “Yol bir sürek binbir” diyoruz? Aleviliğin bu değerindeki manayı iyi anlamalarını ve uygulamalarını hatırlatmak istiyoruz.

Düşüncemizi Pirlerimizin bize öğrettiği gibi ifade etmekten başka bir dilimiz ve düşüncemiz olamaz. Edep-erkândan ayrılıp kötü söz kullanamayız, ikrarımızdan dönemeyiz.

Bu dil ve düşüncenin kurumlarımızdan, Yolumuzdan bir an önce çekilmesi gerekmektedir. Kem söz, kötü söz onu söyleyenlere, yazanlara aittir. Kurumlarımıza sirayet etmeye çalışan bu çürüme karşısında sessiz kalamayız. Kurullarımızın adını kullanarak, kurullarımızın yönetim organlarında dahi olunsa böylesi rızasız, ayrıştırıcı, ötekileştirici dil ve söylem kabul edilemez.

Kurumlarımız, kurullarımız ve Yol adına tüm insanlıktan, incinenlerden özür diler bu kirli dil ve düşünme biçimiyle mücadele edeceğimizi belirtmek isteriz.

Her Zaman Her Yerde Doğrunun Yanında ve Yanlışın Karşısında Olacağız.

Sonuç olarak, kendimizi Alevi kurumlarımızın, Alevi Kültür Merkezlerimizin, Federasyonumuz AABF ‘nin, diğer ülke Federasyonlarımızın, Konfederasyonumuzun aktif birer üyesi olarak görmeye, “bir olmaya”, “diri olmaya”, “iri olmaya”, birlik ve bütünlük içerisinde kalmaya devam edeceğiz. Haksızlıkları, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri gördüğümüz anda birliğimizi, beraberliğimizi koruyarak tepkimizi göstereceğiz.
Toplumumuzu ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, farklı düşüncede ve anlayışta olanlara hoşgörüyle yaklaşıldığında, birliğimizin, toplumumuzun yararına gördüğümüz her çalışmadan övgüyle söz edeceğiz, destekleyeceğiz. Kadimden gelen “Yol bir sürek bin bir” düsturuyla, bu açıklamamızın ardından hiç bir polemiğe girmeyeceğimizi hatırlatmak isteriz.

Her şeye rağmen kurumsal bütünlüğümüzü koruyarak, gerçek Alevi değerlerimizden zerre kadar bile taviz vermeyeceğimizi kamuoyuna önemle, saygıyla, sevgiyle ve aşkla iletmek isteriz.

Pişmeden Pişirilmez (PP) hiç bir kurumun, kurulun, kuruluşun alternatifi değildir. Bunun böyle bilinmesini dileriz.

Bismişah, Ya Hak, Ya Hızır,

Birliğimize, beraberliğimize, Yolumuza Aşk ola.
Yolumuzu özünden uzaklaştıranlara Hak akıl, fikir vere.
İkrar verip Yol aldığımız, cümle canlar bir ola, diri ola, iri ola.
Verdiğimiz ikrar, Kurumlarımızı, Kurullarımızı zora düşürmeye.
Hak, cümle canlarımızı yolsuza, uğursuza, Pirsize uğratmaya,
Kötü söz, kötü düşünce, Alevi örğütlülüğünden uzak dura.
Yürüdüğümüz Yol’da Hak yardımcımız, Hızır Yoldaşımız ola.
Dil bizden, nefes Pir Hünkâr Bektaş Veli’den ola,
Ceddimiz cemalimiz ocak Pirimiz Mürşidimizden ola.

Gerçeğin demine devranına Hü.

Cümle Canlarımıza Aşk-ı Muhabbetlerimizle.

PİŞMEDEN PİŞİRİLMEZ (PP)

Bir cevap yazın