LOKMAN PERENDE VE ALEVİLİĞİN TARİHSEL BELGESİ ŞECERELERDE Kİ ROLÜ–İbrahim ERGİN


Lokman Perende Aleviliğin ortak belleğinde yer eden önemli aktörlerden birisidir. Özellikle bu ismi Ahmet Yesevinin baş halifesi, Hünkar Hace Bektaş Velinin de öğretmeni olarak görüyoruz. Tarihsel olarak birbirlerini görmeleri imkansız bir tarihde yaşamalarına rağmen; Osmanlının siyasi kurnazlığı ile 1167 de hakka yürüyen Ahmet Yeseviyi mürşid yapıp 1209 yılında doğan Hünkarla buluşturmuş, Lokman Perendeyi hocası yapmıştır. Bu kurnazlık 600 yıl boyunca sürmüş ve aleviler bu yalana inanmışlardır. Gerçekte öyle olmuş olsa idi Ahmet Yesvevi Hünkâr’ın piriyse, neden Alevi-Bektaşi cem törenlerinde Ahmet Yesevi’yi temsil eden bir post veya hizmet yoktur? Aynı şekilde Lokman Perende şahsında da bu sogulamayı yapmak lazım. Bu aktörlerin Aleviliğin öğretisinde erkanlarında gülbanklarında olmaması en önemlisi anadoluda veya horasan bölgesinde bu şahısların ocakları dahi yok. Olmadığına göre Aleviliğin öz dinamiklerinde karşılığı da yoktur.

Lokman Perende velayetnameye göre sünni şeriatı tam anlamıyla uygulayan öğreten hocalar yetiştiren önemli aktör olarak verilmiştir. Lokman Perendenin önemli bir alevi ocağının kurucusu ve Piri- Piran yani pirlerin piri olarak anıldığını, Ebu Vefanın dip torunu olduğunu ve secerelere de geçtiğini biliyormuyuz.?

Burada ki çelişkileri ve tarihsel olarak sıralayalım;
-Ebu Vefa 11 yy da yaşamış 1107 yıllarında hakka yürümüş bir insan evlenmiş ama çocuğu hiç olmamış kısır birisidir. Irak dolaylarında yaşamış, dailik yapmış, öğrenci yetiştirmiş, yetiştirdiği öğrencilerine tören düzenleyerek kemer best bağlamış mezun etmiş yaşadığı coğrafyalara bu öğrenciler göndermiş ocaklarını açmış. Yol bir sürek bin bir misali aldıkları eğitimi gittiği bölgenin yapısına göre uygulamışlardır. Ebu Vefanın bel evladı değil yol evlatları vefaiye nin çizgisini sürdürmüştür.
Ebu Vefa Irak dolaylarında Lokman Perende Türkistan bölgesinde; çocuğu olmayan birinin nasıl dip torunu oluyor.?

Ebu Vefa kadınlı erkekli toplantılar düzenleyen, sultanların ve yobazların hücumuna uğrayan biri iken; Lokman Perende şeriatı hayatına uygulayan bu doğrultuda öğrenci ve hoca yetiştiren Nakşibendi tarikatının kurucusu Ahmet Yesevinin halifesi nasıl oluyor da Ebu Vefa ile akrabalık ilişkisi ve inançsal bir yakınlık kuruluyor.

Alevi kızılbaş ocakların secerelerinde yer alabiliyor. Soruyorum Lokman Perende yi temsil eden bir post var mı? Gülbanklarda geçiyor mu? Anadolu da Lokman perendeye ait ocak ve talipleri, dedeleri varmıdır.?

Şecereler de ilk girişte geçen Ahzap 33 ile başlayıp Maide 55 ile devam eden ‘’Sizin asıl dostunuz allahtır onun resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren rükü eden müminlerdir. Bu ayeti yerine getiren dede pirlerimiz mevcut mudur. Veya onaylıyorlar mıdır?

Sonuç olarak Şecerelerde ki tarihsel kişilikleri incelediğimizde tutarsız olduğu kadarıyla tarihte yaşamamış isimlerin başına şeyh, şıh, seyyid, hacı ve hâce gibi ünvanlar gelişigüzel serpiştirilmiş, uydurulmuş isimlerinde şecere zincirinin kopmaması için yazıldığı bazılarında görülmektedir. Bunların tasnif ve kontrollerinin Seyyid ve şerifleri tespit etmek ve bunlara siyâdet hücceti düzenlemek, seyyid olmadıkları hâlde bu kuruma mensup olanlara tanınan bir takım haklardan yararlanabilmek için sahte belge hazırlayanları ortaya çıkarıp bunların hüccetlerini iptal etmek Nakîbü’l-Eşrâflar’ın başlıca görevleri arasındaydı. Seyyidlerin şecere tespitleri yapıldıktan sonra isimleri, siyâdet veya şerâfet silsileleri, çocukları, ahvâl, ahlâk ve ikametgâhları Nakîbü’l-Eşrâf tarafından Şecere-i Tayyibe denilen kayıt defterlerine kaydedilmekteydi. Nakîbü’l-Eşrâflar’ın tuttuğu kendi dönemine ait sâdât defterleri sayesinde de, şeceresi bulunmayan veya her hangi bir sebeple kaybedenler ya İstanbul’a ya da Nakîbü’l- Eşrâf Kaymakamları’na müracaat ederek siyâdetlerini ispat edebilmekteydiler. Bu mekanızmanın kalkmasından sonra şecerelerde ki ekleme çıkarma ,tarih atma, bu şecereye tanıklık etmek ve sahtelik gibi pratiklerde ortadan kalkmıştır.

Aleviliğin tarihsel belgesi olan şecerelerin tarihsel kökenimize sosyolojik olarak çok büyük malzemeler çıkarttığı aşikardır. Bu önemli belgeleri taşıyan kıymetli dedelerimizin günümüz Türkçesine çevrilmiş şecerelerin içeriğini bilimsel çevreler ile birlikte incelenmeli içeriğinde ki Aleviliğin kimlerin omuzlarında yürüdüğünü öğretiyi, felsefesini, erkanlarının taşındığı coğrafya taranmalıdır. İçeriğinde ki kişiler incelenmeli yaşamış mı yaşamamış mı, tarihsel olarak araştırılmalı aralarındaki akrabalık bağı kanıtlanmalıdır. Aşk ile canlar.

 

Bir cevap yazın