Kırklar–Frederick William Hasluck

2. Kırklar (442)

BEKTAŞILİK TETKİKLERİ
Frederick William Hasluck
Milli Eğitim Basımevi 2. Baskı
S.86-92

Türk coğrafya terimlerinde bazı “yuvarlak” sayılar, düzenli olarak kişisel bir anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan en önemlileri “sayısız” anlamında “bin bir” ile aynı tarzda “çok” anlamında “kırk”  kelimeleridir (443). Birincilere örnek, İstanbul’daki “Binbir Direk sarnıcı” ve Likaonya (güney Konya civan)daki “Binbir Kilise”dir. İkincisi için de Kırk geçit (Rumca Saranda poros) adındaki pekçok nehirlerle, “Kırkağaç” kasabası; “Kırkgöz” denilen kaynaklar, Kırkin, Kırk ev ve saire gibi bir çok örnekler verilebilir. Bu yukarıdaki çeşitlenmeyi kırk kelimesini çok anlamına aldığımız zaman kendi kendine anlaşılan isimlerle yan yana sadece “kırklar” (444) (Rumca saranda) (445) diye adlandırılan bazı yerlerde görüyoruz. Bunlar özellikle Pontus’ta (446) pek çoktur. Gerçi daha başka yerlerde de mevcuttur. Meselâ (Misya) Bursa mıntakalarında, ki burada “kırklar” isimli hiç olmazsa iki köy (447) ve karye (Saruhan taraflan) vardır. Burada da eski Lorima (448) yakınındaki kilisenin harabelerinin bulunduğu bu isimde bir yer vardır. Nihayet Knidos (449)’un doğusunda bir eskımezara bu isim verilmektedir. Aynı şekilde (Kırkdağ değil) “Kırklardağı” gibi öncekiler tarzında, kırk kişi ile ilgi arz eden isimlerde henüz tamamen meçhuldür. Bu “kırklar”ın açıklanması gerekir.

Biz burada özellikle Türkiye ve yakın doğudaki kırkları dikkate alacağız. Dînî ve din dışı bir çok hususlarda kırk sayısına (kırk gün ve saire) ve kırklar gurubuna (kırk kişi ve saire) adım başında

rastlıyoruz. Türk halk masallannda kahramanın düğün şenliği düzenli olarak kırk gün kırk gece sürer. Doğum (450), evlenme (451) ve ölümden (452) sonraki kırk gün, buhranlı devrelerdir ve 7 Teşrini sani ile 5 kanunu sani arasındaki kırk gün zarfında fena ruhlar, çok faal bulunurlar (453). Haramiler, cadılar cinler, periler kırk kişilik çeteler halinde dolaşırlar (454). Aynı savı sihir konulannda tekrar görünür (455).

 

Gerek Hıristiyan ve gerek Müslüman dîni folklöründe bu sayıya sürekli rastlanır. Hıristiyanların büyük perhizleri kırk gündür. Halveti dervişleri de aynı şekilde nafile oruç ve çillelerini, kırkar gün olmak yaparlar (456). Mevlevîlikte bin bir günden ibaret olan ilk dervişlik kırkar günlük devrelere bölünmüştür (457).

 

Peygamber’in kırk hadîsi (458) ilh. Vardır. Şahıslar sayısına gelince… Bunda da kırk cadı, kırk cin..ilh gibi dünyayla ilgili guruplara karşılık dînde kırk velîden meydana gelen sayısız guruplar buluyoruz. Hıristiyanlar tarafında bunların en önemlisi Sivas (459) Sebaste ‘deki Kırkşehid’lerdir. Bunlar daha on altıncı asırda (460) şehir çevresinde yeri gösterilen gölde ölümlerini bulmuşlardır. Bunlann şehitlikleriyle ilgili kaplıcalar, bugün de gösterilmekte olup (461) meşhur mezarları da Ermeni kabristanındadır (462).

Kırk ermişe ait daha başka guruplar Sînâ (463), Edime (464) ve Malatya (465) ile ilgilidir. Müslümaniar

tarafında da yeryüzündeki kırk ermiş (466), kırk abdallar (467), kırk kurban (468), Ayasofya’da görünen kırk azîz (469) Kudüs’teki Mescide’l-Aksâ’da yöreselleştirilmiş olan Kırk Şahid (470) Şam’daki Kırk Sahabeye (471), Dicle üzerinde bulunan Tıkrit’te (472) Remle (473) ve Boğaziçi’nde Horozköyü’ndeki (474) kırk velîye rast gelinir. Aynı şekilde yine Boğaziçi’nin Asya tarafında

Akbaba civarında kırk kadın evliya (kırk sultan) ziyaret edilip Kendilerine saygı gösterilmektedir

(475). Kırk evliya fikri Müslümanlar için yabancı olmadığından bunların, aynı adı taşıyan Hıristiyan tapınıcılarından uzak durmalarından çok, buralara yaklaşmaları pek tabiîdir.

 

Sina’daki kırk azizin Hıristiyan olduklan halde, mutaassıp Birinci Sultan Selim (476) tarafından özel bir hürmete mazhar olduklan ve Sivas’taki kırk evliya adına olup bunlann kalıntısının bulunduğu manastır ve kiliselerden hiç olmazsa biri kırklar tekkesi adıyla İslamiyete kabul edilmiştir. Pontus taraflarında Zile civarında, çok eski Sarin olan bir köyde yerleşmiş bu tapınak, gerek Hıristiyan ve gerek Müslüman hacılar tarafından ziyaret edilmektedir (477). Ancak 1571’de Türkler tarafından fethedilen ve halkı daima çoğunlukla Hıristiyan bulunan Kıbrıs’ta da bir Kırklar Tekkesi vardır. Lefkoşa (Nicosia) civarındaki bu tapınak da dışarıdan Müslüman olmakla beraber aynı şekilde gerek Hıristiyan ve gerek Müslümanlar tarafından ziyaret edilmektedir (478). Yukarıda zikredilen Müslüman kırklarından hiç olmazsa bazılarının buna benzer bir Hıristiyan geçmişleri olsa gerektir. Özellikle Tikrit, onuncu asra kadar (479) yakın bir zamanda büyük bir manastırı olan bir Hıristiyan merkeziydi. Remle’deki kırklar da Hıristiyanlar tarafından benimsenmektedir.

 

Türkiye’deki Kırk Kilisede de böyle bir gelişmenin izleri vardır. Şehrin adı, ilk bakışta sanılacağı gibi kuvvetle muhtemeldir ki Kırk kilise’den değil, belki de civardaki Edime şehriyle bağlantılı bir Kırk Azizler Kilisesi’nden doğmuştur. Bu varsayılan kilisenin adı ve yeri herhalde bugünkü ve dış görünüşüyle Müslüman (480) Kırklar Tekkesi olarak hatırada kalmıştır. Şehrin adının doğru ve imlası Kırk Kilise değil Kırk Kimse olduğu, çünkü şehrin, bir zamanlar adlarına küçük bir mescid veya duâgâhın hediye edildiği yerden bazı zatların yerleşme yeri olmak üzere kutsal tutulmakta olduğu hususundaki Türk söylentisi de anlamlıdır (481).

 

Kırk Kilise’nin doğrusu Kırklar Kilisesi ise daha başka benzer hallerin aynı tarzda yorumlanabileceği

açıktır. Özellikle Bergama civarında bir kasabanın ve Truva civarında (482) bir köyün adı olan Kırkağaç da sadece kırk ağaç veya kırklar ağacı şeklinde kutsal ağaçlar müslüman ve Hıristiyanlarca

pek bilinir ve Trakya limanlanndan biri olan Dedeağaç (Evliya ağacı)na böyle birisi ismini vermiştir (483). Adalya civarında Kırk Camii (Kırklar Camii) denilen köyün ismi de bu Kırklar Tekkesi sınıfına dahil olur (484). Burada, bildiğime göre hiçbir Hıristiyanın doru olduğunu bildirmesi, kırk azîz gurubunun her iki dînde de pek bilinmesine dayanarak pek güçtür. Üçüncü bir ihtimali de dikkate alabiliriz ki o da kırklarla ilgili yerlerin aslen hiçbir evliya ile ilişkisi olmayıp sadece haramiler, umacılar, cinler, periler ve benzeri dünyaya ait şekillerle bağlantılı olmasıdır. Kappadokya’da bulunan İncesu’daki kırk kırk cinlerle ilgili mağaralar gibi (485). Fiiliyatta belge olmadığına göre, çeşitli kırklara bakarak isim alan yerleri gerçek sahiplerine yakıştırmak çok kere imkansızdır. Hıristiyan Kırklar‘ı ye ziyaretgâhları diğerlerine göre batı gezginlerinin dikkatini çekmeye daha müsaittirler. Bazı hallerde, meselâ Pontus’taki Sarin’de, Hıristiyan şeceresi (soy kütüğü) ispat edilmiş sayılabilir. Başka yerlerde, meselâ Amasya ‘nın yukarısındaki Kırklar Dağı’ndaki Sivas mıntakasına dahil eski bir şehir farz edilebilir. Hacı Halife’nin zikrettiği Bolu civarındaki (486) Kırklar Dağı gibi daha başkalarında ise yakın denilebilecek mertebede kesin hiçbir bilgi elde edilemiyor. Genel esaslara dayanarak belki de Sivas çevresindeki Kırkları tercihan Hıristiyan sayabiliriz. Yıkık kiliseler gibi muhtemel dînî yerleri, özellikle Sivas’ın Kırklarının şehit oldukları yerler (487) bir göl olduğuna göre, göl kenarlarındaki yerleri Hıristiyan azizlerine yakıştırabiliriz. Diğer yandan mağaralar, fakat tamamen tekelleştirilerek dünya ilgili

şekillere yakıştırılabilir. Dağlar da her iki türk kırklar için uygundur. Fakat her bireysel özelliği doğrudan doğruya kendisinin şahitliğinden çıkarabiliriz.

 

Kırk azîze ait Hıristiyan hürmetinin kaynağı ve gelişmesine gelince… Kappadokya’daki Kayseriyye

civarında, bu gibi maddeler de halk geleneğinin ne kadar dalgalı olduğunu ibret verici bir şekilde gösteren bir örnek vardır. Burada pol Lucas’a (488) içlerinden bir kısmı, henüz çürümemiş bir çok kemikler bulunan bir yer altı tapınağı gösterilmiştir. Bu gizli tapınağın Hıristiyanlar tarafından bulunarak Kırk Bâkir Şehit’ler gurubuyla bağlantılı kılındığı anlaşılıyor. Burada ermişliğin kemiklerin korunmuş kalışından, geleneksel kırklar adedinin kemiklerin miktarından ve cinsiyetlerinin de herhangi bir, meselâ rüyâ gibi (489) bir takım şartlar altında çağrıştırdığını var sayabiliriz. Zamanımızda tapınak daha iyi bilinen birtakım gelenek ile bağlanmakta ve Sivas’taki Kırk (erkek) şehidlerin yortu günü burada da âyîn yapılmaktadır (490). Hıristiyanlar için. Kırklar’ın bulunduğu her yer bir tapınma merkezi olarak civardaki bölgelere dal budak salıverecekti. Bu yön, Sivas meselesinde görülmektedir. Gerçekten buradaki Kırk Aziz’in kalıntısı, geniş bir alanda yayılmıştır (491). Misya (Bursa) gurubu için (492) bu kırklar, Hıristiyan kaynaklı iseler de (493) şimdiye kadar bunlara bir merkez tayin edemiyoruz. Karya, Menteşe tarafları için şu aşağıdaki açıklama yapılabilir.

 

Grünemberg (1486)’in Hacname’sinden öğrendiğimize göre, Rodos’ta kırk değil yirmi lahd bulunan

bir kubbesi olan Kırk Şehitler kilisesi vardı. Bu husus her lahde iki aziz yakıştıran halkın dindarca inançlılığı için bir engel değildi. Bunların kalıntısı, var sayıldığına göre, Türkler tarafından denize atılmıştı (494). Karşı taraftaki karada oturan kırklar’ı da bu merkeze katmak gerekiyor. Lorima civarındaki Saranda denilen yerde buna ait bir rivayetle iki taraflı bir mabedin harabesi var (495). Knidos (496) civarındaki Hıristiyan kabri hakkında hiçbir rivayet nakledilmemiştir. Ona çağ haritacılarınca bizim teorimizle uyumlu bir bağlantı arzeden hiçbir “Saranda” (Kırklar) bilinmemektedir. Rum azîz yanında kullanılan zorlayıcı sebeplere vakıf olan bir kimse Türklerin kutsallık tanımaz hareketlerinden sonra bu sahillerde denize atılmış olan kemikleri Hıristiyan halkın ne büyük bir istekle Rodos’taki kırk azîz’le bağlantılı göstereceklerini düşünebiliriz.

 

Aynı zamanda Kırklar saygısı, böyle dağıtım merkezlerinden bağımsız da ortaya çıkabilir. Çesnola’ya Kıbrıs’ta Pyla burnunda bir miktar kemikler bulunan bir mağara gösterilmiş ve rehberi, bunların kırk azîze âit olduğunu ve birkaç sene evveline gelinceye kadar köylülerin, dokuz mart yıl dönümünde (Sivas kırklar’ı yortusunda) papaslarla gelip burasını ziyaret ettiklerini, fakat Kıbrıs Rum başpiskoposunun bu ziyaretlerin icrasını emrettiğini söylemiştir (497).

Bir Türk mıntakasında bulunan terkedilmiş bir Hıristiyan “kırklar” tapınağı, ya dünya ile ilişkilendirilerek

kırk cin ziyâretgâhı sayılır veya Sarin’de olduğu gibi Müslümanlaştırılır. Bu husus var sayılan işgalcilerin Türk halkına karşı ( kötü veya iyi niyetlli) bir tavır aldıklarına göre büyük ölçüde değişir (498). Fakat bu teorik düşünce daha aslında Müslüman olan bir Kırk Evliya türbe yeri veya daha aslında dünyayla ilgili olan Kırk Cinler söylentisi imkânını ortadan kaldırmaz.

—————————-
(442) B.SA, XIX, s.221-228.

(443) Kırktan aşağı sayılar içinde “beş” garip bir müstesna rakamdır. (Bakınız Walpole, Travels, 205 ve Arundell, Asia Minör, 1,75) Genellikle kesin sayısal kıymetlerini korurlar. Buna dayanarak “beş”in “birkaç”, “iki üç” anlamına geldiği anlaşılıyor. Kırk gözle tabii bir şekilde sayıyla bilinenden daha büyük bir miktarı takdir eden ve bin bir ise hiç sayılması imkanı olmayan bir adedi, üstü örtülü olarak ifade eder.

(444) Kırklar kelimesinin sonundaki çokluk eki, kelimenin sıfat değil isim olduğunu gösterir.

(445) Yer adı olarak kullanılan kırktan başka sayılar için bakınız: Konya Civannda, Huart, Konia, 126) Dokuz ki bunun tam adı dokuz Han Dervend (Dokuz Han Menzili” olduğunu, nasılsa biliyoruz. Ayaslog ile İzmir arasındaki Tryanda (…, Dukas, 193 b) Genellikle Romalılar Caddesi üzerindeki 30 değirmen taşının hâtırasını doğruladığı şeklinde yorumlanır. Fakat şurası da akılda tutulmalıdır ki aynı adda Rodos’ta da bir köy bulunduğu halde böyle bir îzâh, burası için mümkün değildir.

(446) B.C.H. 1909,27’de Greguvar, Mel. Fac. Orient (Beyrut), 1911, XXXVHl’deJerphanion.

(447) 1)Bergama civarında, 2) Balya’nm batısında (Philippson, Karte des W. Kleinasiens, Sonuncusu, eski bir yerdir ( Philippson, Reisen und Forschuııgen, 1,37).

(448) Chaviaras, … , XV.; 537 ve devamı.

(449) Halliday, Folklore, XXIII, 218

(450) Camoy ve Nikolaides, Trad. Pop. De l’Asie Mineure, 308-310.

(451) Aynı yer, 315.

(452) Avnı yer, 324.

(453) Aynı yer, 305.

(454) Mister Helidey’in lutfuyla haberdar olduğum Kunos’un Türkische Volksmarchen aus Adakale ait iki not (84,90) Kırkların, Türk folklöründeki bir ruhlar gurubu olmak üzere tanındığını, fazla aynntı vermeksizin kabul etmekle biraz ileri gidiyor.

(455) Bakınız, Abbott, Macedonian Folklore, 229 (Kırk Adımlar) Blum, People of Turkey, II, 257. (Kırk çocuğun yağından yapılmış mum); D’Ohsson, Tableau, 1,241 (Cenazeyi mezarlığa kadar taşımak kırk günahı affettirir); ve önceki eserler.

(456) D’Ohhson, Tableau, II, 308.

(457) Huart, Konia, 203.

(458) D’Herbelot, Arbain (Erba’în)maddesi: Kırk sayısının kullanımına eski Yunan âyinlerinde de rastlanır. Bu, Sami bir kaynaktan gelmiş görünüyor. (Archiw f. Religionsw, 1909,207). Nasıl ki aynı şeyi bugünkü Yunanistan ve Türkiye’de ve bir dereceye kadar Latin hıristiyanian da kabul etmiştir; Kırk günlük endülüjanslar Roma kilisesince pek bilinirdi.

(459) Synax, CP, Man, 9.

(460) Khitrovo, itin. Russes, 245.

(461) Cumont, Stud, Pont, 11,225. Gölün kenanndaki hamam, soğuktan donmuş şehitleri kendilerine getirmek için kızdırılmıştı. Burası genellikle Sivas kırklan tipinde tasvir edilmektedir.

(462) İzmirli Mösyö Ekisler tarafından Sivas’ın kırkları Ermeniler tarafından yüceltilmekte olup bunlarca Karason Manog (kilisenin) kırk çocuğu diye bilinir. Eynsvors’ün Sivas’ta ziyaret ettiği (Travels, II, 12) Kırklar Manastırı herhalde Ermeni idi. Batıda bunlar daha Roma’daki S. Maria Antiquae’deki eski resimler arasında görülmektedir. (B.S.R., Papers, 1,109).

(463) Baedeker, Syrien, 205; Agnes Levis, Horae Semiticae, III.

(464) Synax, CP. L Temmuz, 10 fakat Sivas’ın evliyası, diğer yerlerde olduğu gibi Edirne’de de 9 Martta kutsanılmaktadır (… 1 .32 VE DEVAMI). Özellikle Edirne mıntakasıyla ilgili olan Aynoroz’daki

Horopotamos Manastırı, aynı günde yortu yapmaktadır.

(465) Procopius (de Aed, 1,7) İstanbul’da kalıntısının bulunduğunu zikrediyor Synamon da 21 Temmuzda Midilli’deki üç aziz zikr edilmektedir. Fakat Malatya’da kırklar geleneği ve bunların kalıntılarının bulunduğu kilise halen mevcuttur. (Texier; Asie Mineure, II, 35). Türkiye ve Roma’daki kırk Hıristiyan azîzi için bakınız Delehave, Culte des Martyrs, 278,281, 319.

(466) D’Ohsson, Tableau, 1,104.

(467) Hammer-HIler. His. Emp. Ott., 1,156.

(468) J.P. Browıı, The Dervishes, 163.

(469) Evliya, Travels (Hammer Tercümesi), 11,60.

(470) Syrien, 60.

(471) Aynı yer, 317, Pocock, Descr. Of the East, II, 12.

(472) G.L.Bell, Amurath to Amurath, 217.

(473) Bedeker, Syrien, 13.

(474) Evliyâ, Travels, 12,73.

(475) F.W.H.

(476) Athos. P.Meyer, 63 ve devamı. Sultan Selim , mutaassıp Sünnî bir Müslüman idiyse de Hıristiyanlara karşı daha fazla (söylendiğine göre) Rum eşinin etkisiyle serbestlik tanıyıcıydı. Bakınız, özellikle Hist. Pol.(Cnısius,urcograecia, . . .;

(477) Gregoire, B.C.H. 1909,25 ve devamı ve Pont, Stud, III, 243) Aynı şekilde Mel. Fac Orient, 1911, XXXVIII.

(478) Hacken, Church in Cyprus 421; Lucach, Handbook of Cyprus (1913), 47.

(479) Le Strange, E. Chaliphate, 57; Sachau (Anı Euphrat und Tigris, 88), 47. Tikrit’teki kırklar gurubunu bir Hıristiyan temele bağlıyor.

(480) (F.W.H.). Kırklar tekkesi Mösyö Christodoulos tarafından … 245 zikredilmekte ve şehrin adının da bu tarzda türediği belirtilmektedir. Bugünkü kırk kilise şehri İstanbul, Şumnu ve Rusçuk arasında bir konak yeri olarak ortaya çıkmıştır.; Byranos zamanlarında buraya dair bir şey bilmiyoruz.

(481) ‘Walsh, Journey, 147; Frankland, Travels, 1,70’te bu kutsal adamlar, halk ermişi Santon diye vasıflanmaktadır.

(482) Tchihatcheff, Bosphore, 381.

(483) İstanbul’da Büyükdere civanndaki yedi kütüklü çınar ağacı “kırkağaç” (Byzantios, … II, 157) ve Kırk kardeşler adını taşımaktadır. Aynı şekilde Eyüp civannda Kırkserviler denilen bir yer olduğu anlaşılıyor (Hammer, Constantinople, I I 37, Prokesch, Denkwürdigkeiten, 1,43), şehir dahilinde de Kırkçeşme vardır. (Murray, constantinople, 52). Yapılacak yeni araştırmalar, bunlan gerek başkent ve gerek sair yerlerde saygı gösterilen Kırk şehitler ‘le ilgili kılınabilir (veya kılınamaz). (Ducange, Christiana. PC, IV, s. 134 ve devamı).

(484) B.SA, VII, 221: Burada câmiin tamlayan şekli kırk’ın isim olarak kullanıldığını göstermektedir. Kırk Camii, eski fakat kitabelerden anlaşıldığına göre Hıristiyanlık dışı bir yerdi.

(485) Karnva ve Nikolaidis, Trad. Pop., 557.

(486) Vivien de S.Manin, Asie Mineure’nin (Arman Tercümesi), II, 718.

(487) Beyşehir Gölü, herhalde buna dayanarak ortaçağlarda bu kırk şehit adına işaretlenmiştir.

(488) Voyage en Grece (Amsterdam, 1714), 1,139.

(489) Galiba bunun Kayseriyye’deki halkın önemli unsuru olan Ermenilere atfedilmesi gerek. Rikolt’un

İçmiyazin Lejand’ı hakkında verdiği bilgi (Greek and Aımenian Church, 398 ve devamı) Ermenistan’a giden 70 kız misyonerden söz eder. Bunlardan kırkı yolda ölmüş. (Tavernier, Six Voyages, I, III; Toumefort, XIX. Mektup; Tchanich, Hist, Of Aımenia, 1,161,

(490) Gine Asie Mineure, 1,310; Murray, Asia Minör, 51; Benardaki’nin Echos d’Orient, XI (1908), 25’teki bildirileri kız evliya geleneğinin halen varlığını gösterir: “Burada dimdik bir kayanın üstüne oyulmuş bir çok haç görülüyor. Bölge, Hıristiyan takibatı zamanında kırk genç kızın, karşıdaki kayanın kovuklanna saklanıp burada öldüklerini rivayet ediyor. Hıristiyanlar Sivas’taki kırk şehitler günü, burasım ziyarete gelirler.”

(491) Delahaye; Le Culte des Martyrs, Delahaye, 73.

(492) Yani yukanda (s.90) zikredilen iki Kırklarla, herhalde s.86’daki iki Kırkağaç.

(493) İtalyan deniz haritalarında Lectum civarında Aya Saranda denilen bir sahil köyü kayıtlı olduğu hususu bu kabule az çok bir temel olmaktadır. (Ak. Tomaschek, Wıen, Sitzber, CXXIV, VUI, IV).

(494) Goldfriedrich baskısı, 52: Bunun üzerine deniz kenarında oturan ve Kırk Şehitler denilen bir kiliseye doğru atlandık. Orada derin bir kuvve içinde daha yirmi lahit vardı. Buradaki azizlerse hep çift çift yatıyordu. Yaklaşık bir çok sene önce Türkler buraya gelmiş, mezarları kırık açmış ve kıymetli ermişlerin kemiklerini denize atmışlar. Oyma ve boyalı resimleri kırıp veya süngülerle delmişlerdir.”

(495) … , XIV, 537 ve devamı.

(496) Folklore, XXIII, 28.

(497) Cvpnıs, 183

(498) Meselâ bağımsız Yunanistan’da, Pylos’ta Delikli Baba denilen Türk “dede”si, aslında bir Hıristiyan azizi olarak kabul ediliyor. Halbuki Nauplia’da bunun adaşı Rum-Türk folklöründe müşterek olan (Polites, … 209,246) muhafız arap’ın özelleştirilmiş bir şekli oluyor. Her türlü ihtimale göre, her iki aziz de Türkler tarafindan insanileştirilmiş Delikli Taş yani mağara tapınaklanydı. Bunlardan biri, ötekinin aksine şüphesiz ki faydalı sonuçlarla Hıristiyan ziyaretçiler tarafından da ziyaret edilmekteydi.

Bir cevap yazın