Işıklar ve Nurlar İçerisinde Uyusun (Yanlışı)–Ali SÖNMEZ

Işık tanrısı, ışıkçılık, ışığa inanma bir çok inançlarda var ola gelmiştir. Esenilerin (MÖ 2. asırdan MS 1. asra kadar olan dönemde gelişmiş olan ve Yahudiliğin İkinci Tapınak Dönemi’ne denk gelen bir mezheptir) veya ışık tayfası anlayışının bir ürünü olarak Alevi inancı içerisine giren fakat farklı anlamlarda kulanılan bir inanış veya deyimdir. Işık Alevilikte bilgi, bilmek, görünür olmak anlamında kulanılsa dahi günümüzde …….ışıklar içinde uyusun terimi özellikle Alevi Bektaşi olanların, bir kişi Hakk’a yürüdügünde kulandıkları yanlış bir terimdir.

Neden yanlıştır?
Alevilerde Dört kapı ve Devriye inancı vardır.
1500’lü yıllardan sonra İslam etkisinde kalan Alevi inancının rütuellerine baktığımızda İslam’daki rütualler ile uzaktan yakından alakası ve benzerliği olmadığını görürüz.
Kabir azabı, cennet, cehennem, mahşer vs… islami inanç söylemleri olsa dahi Alevi inancı bu tür söylemlere inanmaz….
Alevi toplumu için geçerliliği yoktur.
Hakk dedikleri Evrenin tümüdür ve buda değişim dönüşüm ile proton ve nötronların atom çekirdeği etrafında yer değiştirmesi ile mümkündür.
Bunun için büyükler Hakka yürüdüğünde “Devr-i daim olsun” .. şayet 14 yaşından küçük biri Hakka yürüdümü onun için “Devr-i asan olsun” denir.
Dört Kapı anlayışında
Hukuk kapısı(Şeriat kapısı)
Yol kapısı(Tarikat kapısı)

Marifet kapısı (Hakikat kapısı).

Bir başka söylemde ise
Mürşit kapısı
Reyber kapısı
İkrar kapısı

Hakikat kapısı olarakta söylenmekte, her ne şekilde söylenirse söylensin bu ögretinin Su, Hava, Ateş, Toprak dört ana elementlerin bileşimini işaret etmektedir.

Bu söylemin kainatta maddenin faz halleri ile direk baglantısı vardır.

Maddelerin dönüşümü Plasma hali, Ateş, Sıvı ve Kati hali olarak elementler önümüze çıkar.

Bir can Hakka yürüdüğünde canı sırlayacağız deriz, öldü demeyiz, değişim dönüşüme nasıl uğradığını, nasıl bir, şekilden bir şekile girdigini izah etmeye çalışacağım.

Biz buna yol dilinde (Don değiştirme/dondan dona girme diyoruz.) Toprak ananın kucağına verilen canın üzeri örtüldükden sonra, indirek ışıkla bağlantısı kesilir ve kesilmek zorundadır. Burda başka bir süreci tamamlamak zorundadır.

Normal insan yaşarken’de bazı hücreler 7 saat bazıları 7 gün bazılarıda farklı zaman dilimlerinde enerji ile kendisini yenilenirken, Hakka nail olmasıyla birlikte farklı bir değişim dönüşüm söz konusu olur. Bizim vücudumuz kimyasal bir fabrika gibi çalışır biz sağ ikende tüm hücrelerimiz belirli zaman aralıklarında kendisini hep yeniler, bunun bariz örneğini, çocukluktan gençliğe, gençlikten orta yaşa, orta yaştan ihtiyarlığa geçişlerde, konuşmadan saçlardan ve hareket sistemlerinden farkederiz. Bu kısa bilgiden sonra……..

Solunumun sisteminin durmasıyla beraber kan dolaşımı da durur bu vücuttaki hücreler için bir sinyaldir. 24 saat geçtikten sonra vücutta çürümeler başlar ilk olarak göz ve beyin çürüme göster. Vücut ısısının düşmesiyle birlikte kana kırmızılığı veren hemoglobin yer çekiminden dolayı aşağıya doğru baskı yapar cesedin alt kısımlarında morluklar oluşur. Bu süreçte vücudun içerisinde olan bazı kimyasalların salınımıyla birlikte gazlar veyahut diğer kimyasal maddeler hala hareket halindedır onun için dışkılama veyahut vücutta seyirme belirtileri görülür ilerki dönemlerde gazla birlikte şişen vücut eğer çıkış yolu bulamadığı zaman vücutta patlamalar meydana gelebilir. Bazı diğer inançlarda toprak bile kabul etmiyor dedikleri mezardan sesler geliyordu demeleri bundandır.

Dört hafta sonra yüzde şekil bozuklukları oluşabilir yayılan kokulardan dolayı toprakta bulunan böcekler kurtçuklar ve diğer canlı organizmaların bu koku ilgisini çeker ve sürüngenler için bir besin zinciri oluşur. Yumuşak dokular su haline dönüşerek toprağın ısınmasıyla birlikte buharlaşarak su gaz haline dönüşür. vücuttaki su deriden yavaş yavaş çekilmeye başlar ve o bölgeye yayılarak ,topragı nemlendirmeye başlar ve etrafa yayılır ağaçları veya diğer organizmaları besler. Bu arada deri mide kalp, rahim en geç toprağa karışan ve çürüyen organlardır. İklim değişikliği ile birlikte sıcaklık ısı değişiminden dolayı, sıvı gaz haline dönüşerek, gazlar buharlaşarak gökyüzüne tekrar yükselir ve soğuk bir tabakayla buluştuğunda tekrar bildiğimiz yağmur olarak yer yüzüne döner. Bir değişim dönüşüm söz konusu olur. Kemiklerin çürümesi dört ila yüzlerce yıl sürebilir. Buda direk oradaki toprağın yapısı ve iklim ile alakalıdır. Bunun için toprak altında yani karanlıkta bu süreç tamamlanıp parçalar haline tekrar ayrışması gerekir, değişim dönüşüm sonucu, toprak/sıvı/gaz ısı değişiklikleri ile yani ateş ile bu devir farklı şekillerde zuhur bulur, her bir DNA aktarımıyla birlikte, tekrar doğada var olur. Bu süreç bitkiler içinde, diğer hayvanlar içinde değişmez bir kuraldır.
Bu yaşam döngüsüyle ilgili ulularımız çok güzel şözler söylemişler.
“Neyine güvenirsin ve insanoğlu bir avuç toprak bir damla su değil misin.”

(Yunus Emre)

Yol ehli Pirler
“Nokta-i sır’da biz var idik
bir mertebede öldük bir diğerinde dirildik
Müsdatımız’da öldük;
Cemadatımız’la dirildik;
Cemadatımız’da öldük;
Nebadatımız’da dirildik;
Nebadatımız’da öldük;
Hayvanat’da dirildik;
Hayvanat’da öldük;
Adem’de dirildik” veya
Künt-i Kez
Biz bezm-i elest ilmi ezelde
bizde var idik; nokta sırından,
uliviyetine;
uliviyet’inden
rubiyettine
rubiyettin’den
ervah alemine
ervah alemin’den
misal alemine
misal aleminden

zıtlar alemine seyr-i sulük veya devr-i yeye devam ettik denir.

Buna ek olarak bambus ağacı yukarda anlatıklarıma güzel bir örnektir.

Bir banbus ağacının tohumunu toprağa attığınızda, çiftçi onu her ay sular, toprağını deşeler, toprağı sürür, beller, fakat bu işlemlere karşılık banbus ağacı ilk sene yeşermez, bu işlem ikinci sene, üçüncü sene, dördüncü sene, beşinci seneye kadar böyle devam eder.

Beşinci senenin sonunda filizlenen banbus ağacı altı hafta içerisinde otuz metre’ye ulaşır.
Toprak‘ta geçirdiği bu süreçte olgunlaşır kemalatını bulur. Onun içindirki bir can Hakka yürüdüğünde ve bizler onu sırladığımızda tekrar aslına dönmek için bu yolu katletmesi gerekir ve bu işlem ışıklar içerisinde değil karanlıkta olması gerekir.
Doğru olan Devr-i daim olsun ışığa doğru yürüsündür.
Yani tekrar başka bir donda görünür olsun anlamındadır.
ALİ SÖNMEZ /BERLİN

Bir cevap yazın